Yahu bu televizyoncular beni ölmekten güldürecekler... Yanlış mı kurdun diyorsunuz cümleyi? Olabilir daha önce çok gülmekten öldürmüşlerdi beni, şimdi de ölmekten güldürsünler bakalım, bir de bunu deneyelim...

Özel kanalların biri, hayret ben de evdeyim, takılmam mı... Kuaför yarışması imiş. Arkadaşlar bayanlara saç yapıyorlar... Bir de jürimiz var, üç kişiden oluşan. Tahmin etmişsinizdir tabi mutlaka jürinin birisi yumuşakçalar sınıfına girenlerden. Kendi sorunu tabi canım kimi ne ilgilendirir ki... Arkadaşlar saat tutarak saç yapıyorlar, arada da birbirlerine laf sokuyorlar. Zaman zaman jürinin değerlendirmeleri geliyor göz önüne...

Saç yaparken kuaför bayan ve erkekler birbirleri ile de tartışmalar gırla gidiyor. Tabi ki birbirlerini beğenmek diye bir konu her bu tip yarışmada olduğu gibi, burada da asla yok, olamaz. Egolar tavan yapmış durumda. Herkes en iyisini ben bilirim, buranın en iyisi benim modunda... Eeee nasıl olmasın ki işin ucunda para ödülü de var.

Bayan kuaförlerinde çok dedikodu olduğunu çoğu zaman yakınlarımdan duyardım da, pek inanmazdım, ama burada canlı canlı şahit oldum. Aman da aman, ne çekiştirmeler ne gıybetler, dedikodular...

Ne diyeyim ben bu televizyonculara? Konu sıkıntısı çektiğimiz an da aç televizyonu, hemen bu tip bir salakça, saçmasapan program çıkıyor karşınıza. Bu zibidiler resmen bize ekmek kapısı. Hayır ne kadar yazsak çizsek yine de kaldırmayacaklar bu aptal şeyleri, biz de yazıp yazıp duracağız... Kısa kesin aydın havası olsun, diyeceğim, onlarda bana ’’Kısa uzun bir şekilde kesiyoruz işte.’’ diyecekler, en iyisi susmak ve yazmak...

Sayın sevgili pek bir muhterem jüriler bir fırça atıyorlar ki yarışmacılara sanırsın jürideki arkadaş tabur komutanı binbaşı, karşısındaki vatandaş da er ya da erbaş postası... Anladık bu meslekte belli bir yere gelmişsiniz de bu aşağılamalar ne iş? Amaaaaa konsept böyleeeeee ne yapalııııım... Bir kere seyrettim, ikinci defa seyredersem ne olayım...