Card image cap
Kendi̇ni̇ sev

"Etrafımda yaşanan yabancı bir hayat var adeta. Hiç yetişemediğim,hiç bilemeyeceğim,ulaşamayacağım bir hayat etrafımda dönüp duruyor. Korkuyorum Efsun hayatı hiç bilememekten,hiçbir şey anlamadan göçüp gitmekten...Sanki Rüya’nın konuşmalarından sonra hiçbir şey başaramayacağım sanıyorum."


"Dinliyorum seni de ne kadar çok büyütüyorsun yaşamayı,o anın tadını çıkar ve geç git işte. Dert etme hiçbir şeyi. Çok derinlere gidiyorsun ve ben de bundan korkuyorum. Yeniden hastalanacaksın diye endişeliyim açıkçası."


"Korkma canım sadece anlamlandıramıyorum bir şeyleri. Neyse yakınmayı bırakayım en iyisi. Çaylarımızı bitirelim de alışveriş yapalım.Yolda da laflarız".


"Tamam canım,kalkalım".


Aynı kasaba ve mahallede yaşayan arkadaşların tanışması Zuhal' in ilkokul ikinci sınıfta okular açıldıktan bir ay sonra geldiği ilk gün başladı. Zuhal okula geç başladı çünkü ailesiyle bu kasabaya köyden yeni gelip amcasının yanına taşınmışlardı. Onu sınıfa birinci dersin yarısında okul müdürü getirdi. Öğretmeni Yurdagül geleceğini biliyordu ve arkadaşlarına kendini tanıtmasını söyledi.Zuhal kendini tanıttı. Efsun bu yeni gelen,sarışın kısa kıvırcık saçlı,yeşil gözlü  kızı çok sevimli buldu ve boş olan yanına oturmasını işaret etti. Efsun kadim dostu olacak kızın bıcır bıcır kendisini tanıtmasının ardından yanına oturmasıyla ona kendini tanıttı. Az sonra ders başladı.Tıpkı bitmeyen dostluğun başlaması gibi.İlk başta Zuhal tedirgindi; çok konuşan ve neşeli bir çocuk olmasına rağmen konuşmaya çekiniyor,sessiz,sakin oturuyor;sorulara yavaş ve heyecanlı cevaplar veriyordu. Efsun ise onunla konuşmak istiyor ve teneffüste yanlarına gelen kızlarla sorular soruyordu. Konuşmalardan anladıklarına göre Efsun ve diğer üç kızla aynı mahallede oturuyorlardı.Zuhal henüz  bir hafta önce gelmiş olduğundan evden de çıkmadığından hiç karşılaşmamışlardı. Efsun yeni arkadaşını çok sevmiş o gün teneffüste oyunlara onu da çağırmış diğer arkadaşlarıyla tanıştırmıştı. Okula kendileri gidip geliyorlardı. Zuhal' i o gün okula amcası getirmiş ve almaya da yengesi ve annesi gelmişti. Yengesi çıkışta mahalleden kızları görünce birlikte gidip gelmelerini söyledi. Efsun ve diğer kızlar da çok sevindiler. Zuhal birkaç güne açıldı;artık kendi gibi davranıyor;güvenli,sıcak ve huzurlu konuşuyor;arkadaşlarıyla zaman geçirmekten mutlu oluyordu. Dersleri iyiydi. Okul çıkışında Efsun ve diğer üç kızla birlikte okula geldikleri gibi eve de birlikte gidiyorlar ve hep beraber ders çalışıyorlardı. Boş zamanlarda da mahallede oyun oynuyorlardı ve Zuhal hayatının en güzel günlerini geçiriyordu.


İlkokul yılları ileride hatırlayınca en sevdiği yıllar olacaktı. İleride İlkokul'una dair hatırladığı başarılı,sevilen bir kız olduğuydu. Arkadaşlarıyla mahalledeki pazar kurulma yerinde pazarcıların sattıklarını sergilediği hafif "U" şeklinde, altı boş taşların arasında oynadıkları oyunları,okul kantininde arkadaşlarıyla çalıştığı ve birlikte portakallı eti cin yedikleri günlere özlemle bakıyordu şimdi. Kaldıkları kasabada evlerinden okula giden iki yol vardı. Birisi ana caddeden geçiyor ve çoğunlukla arkadaşlarıyla okula buradan gidiyorlardı. Dönüş yolları mahalle arasından ana caddeye çıkan diğer sınıf arkadaşlarının da oturduğu yerden geçiyordu. Hep birlikte mutluydular. Şimdi kimin başlattığını hatırlamadıkları alışkanlıkları vardı. Birbirlerine içinde  gazetelerden kestikleri çiçek ve ünlü resimleri olan mektuplar yazıp veriyorlar,birlikte şarkılar yazıyorlar,kışın karın kesilmesinden faydalanıp caddedeki yolu ikiye bölen yerdeki küçük çam ağaçlarının altına durup üzerlerine karlar yağdırıyorlardı. Birbirlerine yazdıkları mektuplar Efsun da ve Zuhal' de de yoktu şimdi ama  diğer arkadaşlarıyla yazdıkları şarkının birinci dörtlüğünü hatırlıyorlardı. İlkokulları böyle eğlenceli ve başarılı geçti.


Bu arada aynı mahallede olmalarına rağmen birbirlerine gidip gelmeyen, tanışıklıkları merhabadan öteye gitmeyen aileler dost oldular. Çoğu zamanları -tabii işten arta kalan zamanlarda- birlikte geçiyordu. Zuhal' in ailesi amcalarının üst katına taşınmışlardı. Zuhal' in kardeşi Hilal’le birlikte paylaştıkları bir odaları bile vardı. Derslerine çalışıyorlar,birlikte maket oyuncaklardan biriktirdikleri minicik ev eşyalarıyla oynuyorlar ve peçete,kartpostal, kalem koleksiyonu yapıyorlardı. Her şey çok güzelken babalarının çalıştığı fabrika kapanacaktı ve işveren işçilerinden bazılarını İstanbul'daki ana fabrikaya geçirmek istiyordu. Zuhal ve ailesi çok mutluyken buradan ayrılmak istemeseler de gideceklerdi. Aile ve çocuklar için tek teselli Efsun ve ailesinin de gidecek olmasıydı. Zuhal' in amcasının o kasabada kendine ait kırtasiyesi vardı; o ve ailesi orada yaşamaya devam edecekti. Arkadaşlarıyla ve mahalleliyle vedalaşmaları Efsun'larla aynı gün oldu.Kadim dostlar beraber gittiler o herkesin hayran, herkesin gitmek istediği ama yaşamanın zor,gidenin bin pişman olduğu İstanbul'a. İki aile yola çıkarken tüm komşular özellikle Efsun ve Zuhal’ in arkadaşları da vardı.Arkadaşları onlara desenli beşli sabun hediye ettiler. Vedalaşıp birer kamyon ve birlikte gittikleri minibüsle yola koyuldular.

İstanbul’da fabrikaya yakın kenar mahallede birer ev bulmuşlardı. İki hafta önce iki arkadaşın babaları İstanbul’a gelmişler ve evleri ayarlamışlardı. Bu evlere yerleşmeleri üç günlerini aldı. Kenar mahallede kendileri gibi taşradan gelmiş, oraya yerleşmiş, kıt kanat geçinen insanlar yaşıyordu. Gecekondulardan oluşan mahallede Zuhal ve Efsun’ların evi yan yanaydı. İlk başlarda evle uğraşan ailelere mahalleli sıcak yaklaştı. Ancak kızlar arkadaşlarını özlüyordu. Çünkü bu mahallenin çocukları onları aralarına almadılar.Daha önceden büyükşehre gelmenin üstün bir şey olduğunu düşünen ve bunu yeni gelen kızları aşağılamak için bir neden olarak gören diğer çocuklar iki arkadaşa akran zorbalığı yapmaya başlamışlardı.İki kız birlikte oynuyor,birlikte okula gidip geliyorlardı.Efsun rahat,kafasına hiçbir şeyi takmayan,olayları hep olumlu tarafından düşünen,kendi içinde huzurlu olan bir yapıdaydı.Zuhal ise daha nahif,alıngan,insanlara laf söyleyemem ve sonrasında üzülen bir kişiliğe sahipti. Bu özelliklere sahip iki kız mahalledeki çocukların davranışlarından farklı etkilendi. Efsun umursamazdı.Zuhal ise kendisini küçük düşmüş,suçlu ve huzursuz hissediyordu.

Okular açıldığı birinci ayın sonuydu;iki kız kendilerini kabul edemeyen diğer çocuklarla arkadaş olmaktan,onlara kendilerini kabul ettirmeye çalışmaktan yorulmuşlardı. Lacivert bir akşamda Zuhal' lerin gecekondularının bahçesinde iki dost sedirde oturmuş yıldızları seyrediyorlardı. Efsun,Zuhal gibi içine kapanık ,naif yürekli,ince düşünceli değildi ve ikisine de söylenen sözlerin karşılığını verirdi, kendisini de Zuhal'i de ezdirmeyen bir karaktere sahipti. Daha rahattı, olayları,insanları umursamaz,fevri olduğu kadar eğlenceli  de biriydi. Bunların yanında içine attıkları, buruk yanı olan iyi yürekli kızı bir tek Zuhal anlardı. İki kız bahçede sedirde oturup yıldızlara bakarken ilk konuşan Efsun oldu.


-Biliyo musun en çok göcüme giden gonuşmamızla dalga geçmeleri,sankim kendileri de göylü değel? Hepsini dövmek geliyo içerimden.


-Sorma kendileri de bizim gibi köylü gibin gonuşurmuşturlar he mi Efsun.?


-Tabiin öyledir hem gecen gün Ahmet odevini yapmadan ogula gelmiş ögretmen de gızdı ya ne sevinmişem. O mudur dalga gecen.


O sırada içeride misafirlikte olan Efsun’un annesi ve Zuhal'in annesi dışarı çıktı. Artık eve gitme zamanıydı. Onlar gidince az önce Efsun'la dersini yapan Zuhal uyumak için yattı.


Yarınki gün ve diğer günler iki kız birlikte zaman geçirdiler.Zamanla diğer çocuklar da onlarla uğraşmaktan vazgeçti.İkisi de şivelerini düzeltti.Zaman her şeyin olduğu gibi ortama alışmalarına ilaç oldu. Zaman böylece geçti gitti.

Liseye başladıkları sene ilk defa birbirinden ayrılan kızlar için zor zamanlar yeniden başladı.Farklı liselerde okumaya başladılar.Efsun rahat,hazırcevap,umursamaz olduğundan kimsenin laf söylemesine aldırmaz ve derslerine rahat çalışırdı.Zuhal gittiği lisede de sessiz ve