Eşek hoşaftan ne anlar derler. Akıl ve mantık ile düşündüğünüz zaman hoşaf ile eşek ne alaka dersiniz. Zaten hoşaf ile de eşeğin hiç bir alakası yoktur. Bu atasözü ilk söylendiğinde doğrusunun ’’Eşek hoş laftan ne anlar.’’ biçiminde olduğunu iddia edenler de çıkıyor. Kulağı duymazın biri hoş lafı, hoşaf mı yapmış acaba?

Oğlumuz, kızımız yemeği beğenmez az burun kıvırır, hemen basarız cümleyi suratlarına ’’Eşek hoşaftan ne anlar.’’ Oysa ki ortada hoşaf da yoktur haniyse, sofrada ya pilav vardır, ya patlıcan yemeği veya kabak dolması benzeri bir yemek... Bebeler biraz cinstir o küçük yaşlarda, önlerine gelen her yemeği beğenmezler, burun kıvırırlar...

Bir de enteresan bir bilgiye ulaştım sosyal medyadan. Hoşaf ile kurulduğu zaman cümle yani ’’Eşek hoşaftan ne anlar.’’ dan sonra şu cümle dizisi geliyormuş ’’Suyunu içer tanesini bırakır.’’ böyle bir zevki varmış eşeklerin... Demek ki tanelerini sevmiyorlar.

Biz Türkler dünya mutfağına yemeklerimiz ile yemek kültürümüz ile büyük katkılar yapmış olsak da Türk Mutfağını yeterli derecede tanıtamıyoruz. Kayısıdan, vişneden, erikten tutun da daha bir çok meyvenin hoşafını yapıp misafirlerimize ikram ediyoruz...

Bir de şu var eşekler acaba her hoşafa mı aynı muameleyi yapıyor? Öyle ya hoşaflar çeşit çeşit. Üzüm hoşafı var, erik hoşafı var, kayısı hoşafı var, Var oğlu var. Hoşaf çeşit çeşit olur da eşekler çeşit çeşit olmaz mı? Amerikan Eşeği var, Katalan Eşeği var, Sardunya Eşeği var, var oğlu var...

Peki hoşaf insandan ne anlar? Her hoşaf içen insanda adam sınıfına giriyor mu? Belki arsız, hırsız, uğursuz, uyuzun teki, kılkuyruk birisi... Onu da tabi ki hoşafa değil de hoşafı ikram edenlere ve yapanlara sormak lazım. Ne güzeldir o özlü söz ’’Tatlı yiyelim tatlı konuşalım.’’ Anlıyorum belki her zaman yemeseniz de canınız çekmiş olabilir birazcık hoşaf. Hadi bakalım bu akşam annenize ya da hanımınıza yaptırın ve afiyetle hoşaflarınızı kaşıklayın...