Card image cap
Güneşi̇ hayal edenler

 

Türkiye, dünyanın en önemli maden yataklarına sahip ülkelerden biridir. Madencilik sektörü, gelişmiş sanayi kollarından birisi olmasına rağmen; madenlerin çıkarılma koşulları teknolojinin öngördüğü önlemler doğrultusunda yapılmadığı ve madencilik yasalarına tam uyulmadığı için madencilik tarihimiz maden kazalarıyla doludur. 1941 yılından bugüne kadar Türkiye’nin çeşitli bölgelerindeki maden ocaklarında meydana gelen kazalarda 3 binden fazla insanımız hayatını kaybetmiş.

Bu kazaların meydana geldiği yerlerin bazıları;

1983 yılında Zonguldak-Armutçuk giruzu faciasında103 işçi,

1990 yılında Amasya giruzu faciasında 65 işçi,

1992 yılında Kozlu giruzu faciasında 263 işçi,

2003 yılında Karaman-Ermenek  kömür ocağında giruzu faciasında 10 işçi,

2014 yılında  Soma kömür madeni faciasında 301 işçi,

2014 Karaman-Ermenek’te olan maden faciasında 350 metre derinlikte su baskını sonunda hayatını yitiren 18 işçi…

Bu kazaların neticesinde hayatını kaybedenlerden başka; sakat kalanlar, işten çıkarılanlar, içeride kalan maaşlarını tazminatlarını alamayanlar var.

Meydana gelen kazalardan sonra yetkililer gelip yaralarının en kısa zamanda sarılacağını söylesede pek böyle olmadığını görülüyor.

Çünkü;

2014 yılından beri ödenmeyen maaşlarını ve tazminatlarını alamayan Somalı maden işçileri aylardır Ankara’ya yürüyerek ulaşıp çözüm bulma derdinde. Ama nafile, bir türlü jandarma barikatını aşamamaktalar.

Maaşlarını ve tazminatlarını alamayan sadece Somalı maden işçileri değil, Ermenekli maden işçileride hakettikleri maaşlarını ve tazminatlarını alamayanlar arasında. Bunlar basına yansıyıp öğrendiklerimiz. Bir de küçük işletmelerde  haklarını alamayıp seslerini duyuramayanlar var.

Ancak geçen hafta maden işçileri ile ilgili sevindirici gelişmeler oldu. İçlerinden seçtikleri  temsilciler, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile görüştüler. Sayın Soylu en kısa zamanda ödenmeyen tazminat ve maaş sorununu çözeceğine söz verdi.  Bunun için de Ocak ayının sonuna kadar süre istedi.

Mağdur işçilerimiz de sayın Soylu’nun sözüne güvenip evlerine döndüler.

 

Tabi ki şunu da düşünmeden edemiyorum ; 

Ermenek’in Pamuklu köyündeki eski maden ocağını su basması sonucu hayatlarını kaybeden işçilerden Tezcan Özcan’nın kurtarılması çalışmaları sırasında “Benim oğlum suda yüzmesini bilmez ki” diyen saf temiz yürekli Ayşe annenin sözleri tüm Türkiye’yi ağlatırken Has Şekerler Madencilik Şirketini sahiplerini hiç etkilememiş ki işçilerinin hak ettikleri ücretlerini ödemiyorlar. Parasızlıktan ayakkabı almayıp yırtık lastik ayakkabı giyen babanın evladının çıkarttığı kömürlerden elde ettiği paraları şirket sahipleri, çocuklarıyla nasıl yiyebiliyorlar? Yataklarında nasıl uyuyabiliyorlar? Yoksa; haram -helal kavramları sözlüklerden çıkarıldı mı?

 

Daha da önemlisi yetkililer;

Her yıl 4 Aralık’ta dünyada ve ülkemizde kutlanan “Dünya Madenciler Günü”nde, yıllardır hakettikleri maaşlarını ve tazminatlarını alamayan bu insanların karşısına çıkıp söyleyecek söz bulabilecekler mi? 

Pes etmeyen, yılmayan yer altında güneşi hayal eden madur maden işçilerimiz, 4 Aralık’ta kutlanacak olan “Dünya Madenciler Günü”nde sayın Soylu’dan güzel haberler bekliyorlar.

“Dünya Madenciler Günü” kutlu olsun.

 

Fevzi GÜLTUNA