Nedir bu yahu, demeyin. Belli işte zaten her şey gün gibi ortada. Tencerede kaynayan patates var, patates kaynarken çıkan sesler fokur ve de bir daha fokur... Tahmin ediyorum yüreğiniz kaynarken de dünyadaki haksızlıklara zulüm ve kargaşaya, yine fokur fokur ses çıkartıyordur, kimseler duymasa bile, Rabbiniz duyuyordur...


Buradan ocağın üstündeki tencereye sesleniyorum, bir şeylerde yazarken aynı zamanda. Anladık kaynıyorsun da, biz de kaynıyoruz kardeşim, hem de ne kaynama... Senin fokurdamaların duyuluyor, bizimkisi ise zaman zaman duyuluyor, bazı zamanda duyulmuyor... ''Sen mukayyet ol aklımıza.'' diye Allah'a dua ediyoruz ama, duadan da başka şeyler yapmak lazım.


Bütün İslam Coğrafyasında işitiliyor bu fokur fokur sesleri... Mezhep mezhep diye diye Müslümanlar, sen Şafisin Şiasın, ben Sünni'yim öbürü, harici, bir diğeri bilmemneci diye birbirini öldürüyor... Derin uykudayız vesselam... Bizim tam aksimize bizim haricimizdekiler bırak uyumayı, uykusuz günler ve gecelerce düşünüyorlar da, düşünüyorlar, bu nifak tohumlarını, daha da nasıl artırırız diye...


Nifak tohumu dediniz mi orada durup saatlerce, günlerce düşüneceksiniz. Başka tohumlara benzemez. Buğday ektiğiniz zaman, buğday, arpa ektiğiniz zaman arpa biter de, nifak tohumlarını ektiğiniz zaman, kan biter her yerden, göz yaşı biter, ölen çocuklar ve kadınlar biter. Her şeyden önemlisi bir de insanlık biter...


Hani sorarlar ya güzellik yarışmasındaki adaylara klasik bir sorudur ''Elinizde sihirli bir değnek olsa ne yapmak isterdiniz gezegenimiz için?'' Savaşlar bitsin isterdim tabi ki, çocuklar ölmesin isterdim, kadınların onurları ayaklar altına alınmasın... Çok şey mi bu istediklerimiz?


Akıllı olmak lazım, hem de çok akıllı, ancak şu anda İslam Dünyasında bu haksızlıklara karşı koyacak sömürüyü önleyecek bir güç yok gibi. Arapların bir çoğu uçkur ve petrodolar derdinde, yarın petrol bittiği zaman batı yüzlerine bile bakmayacak. Alternatif enerji, yenilenebilir enerji kaynakları her geçen gün petrole bağımlığı ortadan kaldıracak gibi görünüyor. Çare çok basit, okumak, akıl ve bilim. Defalarca diyor Allah da Kur'an da ''Aklınızı kullanın.'' diye... Bu olmadan gelişme olmaz, olmayacak.


Fatih İstanbul'u fethederken Bizanslılar meleklerin dişi mi, erkek mi olduklarını tartışıyorlardı. Şimdilerde de ''Yok efendim diş fırçalamak, sakız çiğnemek orucu bozar mı, kaza namazı var mıdır yok mudur, namaz beş vakit midir üç vakit midir, ''Bun bile tartıştılar bazı kendini bilmezler.'' Hacca mı gidelim fakirleri mi doyuralım? Benim mezhebim farklı, imama uysam mı uymasam ne olur?'' gibi anlamsız tartışmalar ile boğulup duruyoruz.


Oku kardeşim, oku, hem hayatı, hem okuyabildiğin kadar kitapları. Bak, okumuş, bilgi ile dolmuş dünya üzerinde bir sürü Türk Bilim İnsanı var, onları örnek al, sen de onlar gibi olmaya çalış, çalış ki köle olmasın ülken ve Müslümanlar, çalış ki hak, adalet yerlerine otursun. Akılsız İslam Ülkelerinin liderleri birbirine saldırmakla meşgul, batı da hem uzaktan hem de yakından gülüp duruyor. Kendimizi güldürmeyelim bu sömürgecilere, bir an önce toparlanmamız lazım, zor olsa da... Unutmayalım ''Zor oyunu bozar.'' Biz önce insan olalım, oyunları biz bozalım...