"Dostoyevski bir toplantıda yüksek sesle okuduğu bir şiir nedeniyle Çar tarafından Sibirya’da hapse mahkum edilir. Hapis cezasını bitirdikten sonra anılarını kaleme aldığı “Ölüler Evinden Anılar” adlı kitabı yazar. Kitapta, hapishanedeki hayatından önce insanları tanıdığını sandığını ama yanıldığını burada anladığını belirtir. Yazar, “kara halk” olarak tanımladığı bu kitleyle karşılaştıktan sonra insanları çözümlemeye ve kendi iç dünyasının derinliklerine inmeye başlar. Dostoyevski hapishanedeki bir köpeğin yanından geçen her mahkum tarafından tekmelendiğini gözlemler. Köpek mahkumlardan kaçmadığı gibi yanına bir mahkum yaklaştığında eğilerek tekmelenme pozisyonu almaktadır. Dostoyevski bir gün köpeğin yanına yaklaşıp başını okşar. Köpek şaşkın şaşkın ona bakarak hızla yanından uzaklaşır ve acı acı havlamaya başlar. O günden sonra köpek Dostoyevski’yi her gördüğünde ondan kaçar. Ruhu köleleştirilmiş bu köpek bir sevgi açıdır. Bu durum insanlar için de geçerlidir. Hayatları boyunca haksızlığa ve kötü davranışlara uğramış sevgi açları iyi bir davranışla karşılaştıklarında nasıl davranacaklarını bilemezler. Bazen kötü davrandığınız insanlar size tapar, bazense iyi davrandıklarınız sizden nefret eder. Böyle insanların gözünde onları aşağılamanız onlar için bir beklentidir. Sizi gözlerinde yüceltirler. Eşit ve iyi davrandığınızda ise onların gözündeki değeriniz birdenbire düşer..." ???? Ve sordular ; Neresi daha karanlık bu alemin ? Ve ben cevap verdim ; Sevginin olmadığı heryer. Farid Farjad ???? Hayırlı sabahlar ? |
Kıymetli yorumunuz ve muhteşem yazınız için teşekkür ederim hocam aynen günümüz Türkiyesi Allah hakkımızda hayırlısını versin inşallah hayırlı akşamlar diliyorum selamlar saygılar sunarım
Eyvallah şairim tamda günümüz TÜRKİYE'sini anlatıyor..
Allah sonumuzu hayretsin inşaallah..Ellerinize sağlık güzel bir yazı okudum sayfanızda..
Selam dua ile
BİZE BÖYLE NE OLDU..?
*
Nasıl da yalnızlaşıyoruz giderek.
Nasıl da yabancılaşıyoruz birbirimize.
Biz miyiz bu insanlar;
bu konu komşu,
bu arkadaş, eş dost,
bu mahalle,
bu sokak,
bu çoluk çocuk,
ana baba,
bu kardeşler biz miyiz ?
Biz ne hale geldik böyle ?
*
Mal davası, mülk davası derken,
kardeşin kardeşle küs olduğu..
Benlik, senlik kavgaları yüzünden yuvaların,
Menfaatler yüzünden dostlukların bozulduğu...
İnternetti, televizyondu,hazır gıdaydı derken
komşulukların unutulduğu,bırakın omuz omuza,
göz göze gelmeye korkar oldu insanlar.
Sanırsınız ki parayla satılıyor, küçücük gülümsemeler,
bir kuru merhabalar..
Herkesin burnu Kaf Dağı'nda,
oysa herkes sadece bizim gördüğümüz kadar.
Bilmiyorlar; başımızı çevirsek, hiç yoklar!
*
Ne yazık ki,miras karşılığı sevilir oldu ana babalar,
Yalan oldu gerçek sevdalar...
Eskiden bir bakıştan, bir gülüşten titrerdi yüreklerimiz,
Şimdilerde ise kızın fiziği,
oğlanın para pul fizibilitesiyle doğru orantılı sevgilerimiz..
İki gün gönlümüzü eğler,heyecanımız bitince de,
yeni heyecanlara doğru çeker gideriz...Kısacası,
*
İnsanı,
Aşkı,
Sevdayı,
Vefayı,
Dostluğu,
Arkadaşlığı öğütürüz olduk biz.
Sanırım, hep katkılı gıdalar yüzünden bunlar
Ya da internet mi, acaba neden,
Ya da zayıflayan imanlarımız ?
Belki de, giderek kaybolan vicdanlarımız...
Öğütüle,öğütüle un ufak olmuş insanlığımız..
*
Kardeşi kardeşini nefretle anar oldu..
Sen büyüksün yarabbi bize böyle ne oldu ?
Salya sümük gezerdi şimdi talancı oldu
Sen büyüksün yarabbi bize böyle ne oldu ?
*
Kalemşörler sayfada ha bire yalan yazar
Bilmiyor hiç insanlık kendine kabir kazar
Fitne kanallarında kurulur hergün bazar
Sen büyüksün yarabbi bize böyle ne oldu ?
*
Uydur şiire göre heceleri dizerek
Malum fitnelik moda sayfalarda gezerek
Bulduğu birkaç garibi yorum ile üzerek
Sen büyüksün yarabbi bize böyle ne oldu ?
*
Dürüstlük hak getire iftirası diz boyu
Sanki genleri başka bilmiyorum ne soyu
Karıştırır dururlar düğünle cenkte toyu
Sen büyüksün yarabbi bize böyle ne oldu ?
*
Yıllar yılı ülkenin zaten bağrı yaralı
Huzur bozulacakmış olmuyorlar oralı
Zerre haya kalmamış tanımazlar kuralı
Sen büyüksün yarabbi bize böyle ne oldu ?
*
Dur@k YİĞİT
Gönüllerin Ş@iri
KOCAELİ