Çocukken elbiselerimiz kirliyse de yüreklerimiz temizdi
ara ara kavga etsek de arkadaşımız olacak zibidiler ile
içimizde kin ve nefret yoktu
kan gözyaşı ve savaş nedir bilmezdik
hele de yazları bisikletten ve paten den inmezdik...



Çocukların eline silah vermezlerdi
mantar ve su tabancası zirvede
''komen komen'' ya da ''dıkşınya dıkşınya''
ah ben vuruldum
şakacıktan oğlum şakacıktan
yaralarıma Nurcan hemşire baksın
Nurcan da oyun arkadaşımız, yanda ki apartmandan şirin bir kız...


Aslında bütün komşu kızları bacımız
diğerleri de pas vermez zaten ömrü billâh
Orhan Baba, Ferdi Baba, Müslüm Baba
çiğ köfte gibi ortak acımız...


Neredee şimdiki gibi iki adımda bir alışveriş merkezi
ya da elli katlı gökdelenler
sokaklarda ağaçlar, ağaçlarda kediler
burası Ankara'nın en güzel semti Bahçelievler...


İki tuğla, iç içe geçmiş bir naylon top
yaşasın mahallenin sokaklarında gazozuna maç yapıyoruz
sonrada terleyip terleyip su içip hastalık kapıyoruz


Cumartesi pazar maçlarına gani gani arsa
o zamanlar daha piyasada yok, nerede döviz nerede borsa
ulan şu karşı apartmanda ki Aynur yok mu bana bir baksa
aman Allah'ım bir fettan bir beter
ya abisi varsa billahi iflahımızı söker...


Bu yaz tatilinde ticarete atılacağız arkadaşlarla
sokakta dergi satacağız dergi
ser gazetelerin üstüne al sana sergi
mal da mal ha !
geçen yaz okuduğumuz teksaslar tommiksler, doğan kardeş dergileri
ya birader
biz bunları geçen sene bir liraya almıştık
şimdi dörtte bir fiyatı ne iş
böyle olur mu külliyen zarar batarız vallahi...


Açık hava sinemasına Hababam Sınıfı gelmiş
gidenler pek methetti harika filmmiş
gülmekten altınıza işersiniz derler
ailecek gitsek
bu Ahmet ile kardeşi on dakika arada frigo buz da yerler
Yanına bir de gazoz alsam masraf çok olur mu babama?
Hafta sonu harçlığımdan kes derim
bütün kankalar gitmiş 
izlemezsem ben de ortadan çatlar giderim...


Böyleydi işte yaşananlar
hayatımız, evlerimiz, sokaklarımız belki dardı
ama elbiselerimiz kirli olsa da temiz yüreklerimiz vardı...