çocukların gördüğü rüyalara
kan doğranıyordu, geceler boyu sinsice
toprak, toprak gibi kokmuyordu
çiçek, çiçek gibi
insan gibi insan; ara ki bulasın.

bulutların renkleri
bu kadar mı tatsız tuzsuz olurdu
bu kadar mı çekilecek çilelerimiz
bu kadar mı insan ölüm solurdu
yoksa daha var mı
daha ağlayacak mıyız, kararacak mı gecelerimiz.

topraklarınızı satarken zalimlere parayla
bir gün ummuyordunuz
bizi bu topraklardan atarlar sırayla
nereye varır bu memleket
bütün vicdanınızda açılacak yarayla...

Osmanlı hey!!!Osmanlı
beğenmediğimiz efendilerimiz
bak şu Kudüs'ün halini bir gör
o zaman sana çekilen ihtar
hemen burayı terket
terket de sızlasın Selahaddin Eyyubi'nin kemikleri...

işbirlikçiler, ağlayın sızlayın
topraklarınızı satın
eşyalarınızı atınızın terkisine atın
kader nereye sürüklerse
sonra birbirinizin sırtını sıvazlayın,iyi iş yaptık be diye...

yıllar sonra
Mescid-i Aksa'da ağız tadıyla
bir Cuma Namazı bile kılamıyorsan
bir dua bile edemiyorsan, ben ne yapayım
sen ağla dur ihanetine...

ondan sonrada medet bekle
Nostradamus'un bu konuda ki kehaneti ne...